Bağımlılık; biyolojik, psikolojik ve sosyal boyutları olan bir hastalıktır. Madde kullanımı ve bağımlılığı ile başta internet, teknoloji ve kumar bağımlılıkları olmak üzere birçok davranış bağımlılığı önemli bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Tanımını şu şekilde yapabiliriz; “Madde kullanıcısının ya da teknoloji ve kumar gibi davranışlarla aşırı meşgul olan kişilerin beyninde yapısal ve kimyasal değişikliklere bağlı olarak istemli davranışın zorlantılı davranışa dönüşmesi biçiminde sonuçlanan bir beyin hastalığıdır”. Sigara, alkol, esrar, sentetik kannabinoidler (bonzai ve jamaika olarak biliniyor), eroin, ekstazi, morfin, kokain, uçucu maddeler, benzodiazapinler gibi ilaçlar madde bağımlılığının oluşmasında rol oynarlar. Madde kullanımı, ölümlerin yanı sıra, yeti yitimlerine, bireyin ve toplumun refah düzeyinin düşmesine; madde ile ilintili suç ve kazaların, enfeksiyon hastalıklarının artmasına yol açmaktadır. Davranış bağımlılıklarının da sağlık ve sosyal alanlarda sorunlar yarattığı, işlevselliği ve yaşam kalitesini olumsuz etkilediği bilinmektedir.
Dünya ve Türkiye’de hızla madde kullanımları artmakta, maddeye başlama yaşları ise gittikçe düşmektedir. Araştırmalar ergenlik ve erken yetişkinlik dönemindeki bireylerin madde bağımlılığına daha yatkın olduğunu göstermektedir. Bu durumu destekleyen üç gösterge vardır. Birincisi ergenler ve genç yetişkinlerin maddeyi deneme ve maddeye bağımlı olma oranlarının yetişkinlere göre daha fazla olması. İkincisi, yetişkinlerde saptanan bağımlılığın başlangıcının ergenliğe veya erken yetişkinliğe dayanması. Üçüncüsü ise madde kullanımına ne kadar erken başlanırsa bağımlılığın o kadar şiddetli olması.
Madde bağımlılığı psikolojik ve fiziksel bağımlılık olarak ikiye ayrılmıştır. Fiziksel bağımlılık, maddenin varlığına karşın duyulan fizyolojik bir istektir. Beden maddeye karşı bir uyum geliştirir. Madde alınmadığı zaman, ortaya bazı belirtiler (terleme, çarpıntı, titreme, uykusuzluk, bulantı, kusma, saldırganlık, sıkıntı hissi, huzursuzluk, epilepsi nöbetleri, halüsinasyonlar, eklem ağrıları, ishal) çıkar. Böylece kişide bu belirtileri yok etmek için madde alma zorunluluğu ortaya çıkar. Psikolojik bağımlılık ise gereksinimlerini tatmin etme, doyum ve haz alma amacıyla maddeye düşkünlüktür.
Birçok etmen madde kullanım kararını, ergenlik yıllarında geçici madde ile bağlantılı zorlukların gelişimini ve madde bağımlılığının oluşumunu etkilemektedir. Özellikle ergenlik döneminde sigara ve alkol kullanımı genelde otoriyete baş kaldırışın sembolik ifadesi olarak başlar. Araştırma sonuçları, madde kullanımına başlamada en önemli etmenin “merak” olduğunu göstermektedir. İlk madde alımında sosyal, dini ve psikolojik etmenler önemlidir; fakat özellikle genetik etmenler madde alımına, madde kullanımından bağımlılığa geçişte önemli katkıda bulunmaktadır.
Bağımlıların çoğu kontrol edebileceği inancı ile madde kullanmaya ve davranış bağımlılığı ile sonuçlanan davranışlara başlamıştır. Hiçbir zaman bağımlı olabileceğini düşünmemiştir. Ancak, kullandıkça ve yaptıkça bağımlı hale gelir. Çünkü, bağımlılık madde kullanımının ve yineleyici davranışın kaçınılmaz sonucudur. Maddenin ve davranışların kişilerde yaptığı ağır ruhsal ve bedensel bozukluklar yanında; kişilerarası ilişkiler bozulmakta, aile içi sorunlar artmakta, çocuklar olumsuz yönde etkilenmektedir. Alkol ve madde bağımlılıkları yanında teknoloji ve kumar bağımlılıkları gibi davranış bağımlılıklarının da bu sorunlara yol açtığını görmekteyiz.
Madde bağımlılığının temel davranışsal özelliği, uzun yıllar boyu maddeden uzak kalınsa dahi tekrar eden madde alma arzusudur. Bu hassasiyet, maddeye duyulan yoğun arzu ve bu arzuyu kontrol edebilme kapasitesinin azalmasından kaynaklanabilir. Bu tekrarlamaların en önemli etkenleri; kişinin maddeyle karşılaşmadan önce yeterince hazırlıklı olamaması, bu durumlarda neler yapabileceği konusunda iyi eğitilmemiş olması ve gerekli sosyal düzenlemenin yapılamamış olmasıdır.
Tedavi yöntemleri
Bağımlılığın bir hastalık olarak kabul edilmesi ve tedavi edilebilir bir durum olduğu bilinmelidir. Madde ve davranış bağımlılığının tedavisi oldukça güç ve zahmetli bir iştir. Bağımlılık tedavisindeki başarı kişiye, çevreye, yönteme ve iyileşme ölçütlerine göre değişkenlik gösterir. Bağımlılık tedavisinin aşamaları şu şekildedir;
1. Tedaviye hazırlık: Tedavide başarıyı artıran etkenlerden en önemlisi kişinin istekli ve kararlı olması, yani motivasyonunun yüksek olmasıdır. Kişi kendisi istemedikçe ona zorla kullandığı maddeyi ya da davranışı bıraktırma imkansızdır. Başvuran hastanın öncelikle motivasyonel kaynaklarının çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Çünkü bu motivasyonel kaynakları tedavi sürecinde kullanmanın yararı çok fazladır. Bağımlı kendini değiştirmeye çalışırken, ailesi ve çevresi de değişimlere hazırlıklı olmalıdır. Bu noktada çevresel desteğin, özellikle aile desteğinin önemi büyüktür. Tedavi sürecindeki başarısızlıklar kişi ve çevresini yıldırmamalı, çaba gösterilmeye devam edilmelidir.
2. Detoksifikasyon (arındırma): Kullanılan maddenin bırakıldıktan sonra ortaya çıkan yoksunluk belirtilerinin kaldırılması içindir. Yoksunluk belirtilerinin niteliği ve şiddeti maddenin cinsine, saflığına, dozuna, kişinin fiziksel ve ruhsal özelliklerine göre değişebilir. Özellikle yoksunluk belirtilerinin bu şekilde tıbbi müdahalesi kişinin tedaviye uyumunu da sağlayacaktır. Kumar bağımlılığındaki kumar davranışının tamamen bitirilmesi gerekir, bunun dışındaki davranış bağımlılıklarında davranışı tamamen yok etmek gerçekçi değildir, fakat dengeli bir duruma getirmek gerekir.
3. İlaç tedavisi: Değişik maddelere yönelik ilaç tedavileri ile birlikte madde bağımlılığına eşlik edebilecek depresyon, anksiyete başta olmak üzere diğer psikiyatrik hastalıkların ilaç tedavisi önemlidir. Davranış bağımlılıklarına yönelik ilaç tedavisi mevcut olmamasına karşın, eşlik eden depresyon ve anksiyete bozuklukları gibi psikiyatrik bozuklukların tedavisi davranış bağımlılığının tedavisini olumlu yönde etkilemektedir.
4. Bağımlılığın terapisi: Kişinin kendini tanıması, anlaması ve kendini değerlendirme yetisini kazanması, madde kullanma ve aşırı davranış nedenlerinin araştırılması ve bu etkenlerin ortadan kaldırılması, kullanılan maddelerin ve aşırı davranışın yarattığı etkilerin tanınması, tekrar başlanmasının önlenmesi, işlevselliğinin artırılması ve dış dünyaya hazırlanması ancak terapi ile mümkündür.
5. Rehabilitasyon: Bağımlılığın getirdiği davranış biçimlerinin düzeltilmesi, içinde bulunulan ortamda diğer insanlar ile sağlıklı ilişki kurulması, madde kullanım sürecinde bozulan aile ve çevre ilişkilerinin tekrar düzenlenmesi için gereklidir. Bu amaçla grup terapileri, meşguliyet terapileri, sanat terapileri, müzik terapisi yapılabilir. Ayrıca dünyanın her tarafında bulunan, ülkemizde de bazı büyük şehirlerde mevcut olan adsız alkolikler, adsız narkotikler gibi kendi kendine yardım gruplarına katılmak gerekebilir. Madde ve davranış bağımlılığı tedavisi gören kişilerin tedavi sonrasında yalnız kalmaları boşluk duygularını artırıp maddeye ve aşırı davranışa dönmelerini kolaylaştırmaktadır. Bu yüzden rehabilitasyon ve uzun süreli profesyonel izlem önemlidir.